ORGANİK BÜYÜME Mİ İNORGANİK BÜYÜME Mİ? — PAROJE - PROJELERİNİZİ HAYATA GEÇİREN SİSTEM

PAROJE • ORGANİK BÜYÜME Mİ İNORGANİK BÜYÜME Mİ?

Şirketlerin vermesi gereken önemli kararlardan biri de hangi büyüme stratejisini kullanacağıdır. Şirketlerde büyümek için iki temel strateji vardır. Bunlardan ilki organik büyümedir. Eğer bir şirket, büyümesini şirket birleşmelerine ve satın almaya başvurmaksızın, kendi kaynaklarını kullanarak gerçekleştiriyorsa, organik büyümeyi hedeflemektedir. Örnek olarak yeni ürünle büyüme, yeni marka kurarak büyüme ve şube sayısını artırarak büyüme verilebilir. Diğer büyüme stratejisi ise inorganik büyümedir. Bir şirket başka şirketler ile birleşerek veya başka şirketleri satın alarak büyüyorsa inorganik olarak büyüyor demektir. Pazar payını artırmak için rakip firmanın satın alınması veya entegrasyonu artırmak için tedarikçi firmanın satın alınması farklı inorganik büyüme stratejilerine örnek verilebilir.

İki büyüme stratejisinin de avantajları ve dezavantajları vardır. Organik büyümenin en büyük avantajı, şirketinizi kendi vizyonunuz doğrultusunda büyütebilecek olmanızdır. Böylelikle tam olarak hedeflerinize odaklanabilirsiniz. Organik büyüme sürecinde şirket yönetimi olarak şirketin detaylarına da inorganik büyümeye kıyasla daha hâkim olursunuz. Bunlara ek olarak; organik büyümede herhangi bir birleşme ve entegrasyon süreci olmadığı için, hedeflere odaklanmakta ve sürdürülebilirlikte problem yaşama ihtimaliniz azdır. Organik büyümenin dezavantajlarının başında büyümenin yavaş olması gelir. Organik büyümede şirket, özkaynakları ile büyüdüğü için hızlı bir büyüme gerçekleştiremez. Bu da bazı durumlarda şirket için ciddi sorunlar oluşturabilir. Örneğin rekabetin hızla arttığı sektörlerde arka planda kalabilirsiniz ya da yavaş büyüdüğünüz için pazar payınızı kaybedebilirsiniz. Dahası, amaçlarınıza ulaşmak için belirli bir zaman sonra kaynaklarınızın yetmemeye başlaması çok büyük bir ihtimaldir.

İnorganik büyümenin en büyük avantajı ise hızlı bir büyüme sağlamasıdır. Elinde nakit fazlası veya ucuz borçlanma imkânı bulunan firmalar, büyüme vadeden ancak büyümek için sermaye ihtiyacı bulunan firmaları veya halihazırda belli bir büyüklüğe ulaşmış ancak çeşitli sebeplerle nakit sıkıntısına düşmüş firmaları bünyelerine katarak süratli ve ucuz maliyetle büyüme fırsatı da yakalamış olurlar.

Birleşme ve satın alma sürecinde doğru kararlar verilirse inorganik büyüme, organik büyümede başarılı olan şirketlerden çok daha fazla başarılı olur. Böylece pazar payınızda çok hızlı bir artış sağlayabilir, rekabet avantajını lehinize sağlayabilir ve müşteri kitlenizi genişletebilirsiniz. İnorganik büyümenin başka bir avantajı da satın aldığınız şirketin bilgisini (know-how) kendi şirketinize uygulama fırsatı elde etmenizdir. Özellikle teknoloji şirketleri için bu özellik daha da ön plana çıkmaktadır. Şirket birleşmeleri de şirketlerin kredibilitelerinin artmasında büyük avantaj sağlamaktadır. Bunların yanında inorganik büyümenin de olumsuz yanları vardır. Bunların başındaysa ön ödeme maliyeti yer almaktadır. Yani, piyasada yer edinmiş bir şirketi satın almak genellikle yüksek maliyetlidir. Bu durumda, şirketi satın almak için harcanacak para ile şirketi sıfırdan kurup belli bir büyüklüğe getirmek için harcanacak zaman ve para arasında verilmesi gereken önemli bir karar vardır. Ayrıca, şirket birleşme ve satın almalarda yönetimsel sıkıntılarla da sık sık karşılaşılır. Şirket birleşmesinde, şirket sahiplerinin etki alanlarının azalması ve iki şirketin entegrasyonu bu sıkıntılara sebep olmaktadır.

Sonuç olarak günümüzde pazar payına sahip olmak, hızlı büyümek ve rekabette geri kalmamak büyük önem kazanmıştır. Bu sebeple inorganik büyüme stratejisine ilgi giderek artmakta, daha fazla şirket birleşme ve satın alma yoluyla büyümektedir. Uber’in Careem’i, Facebook’un WhatsApp’ı satın alması da inorganik büyüme trendinin büyük sermayelere sahip şirketlerde arttığına birkaç örnektir.

Ülkemize yabancılar tarafından yapılan doğrudan yatırım ile ilgili rakamlar inorganik büyüme trendi olduğuna dair fikir vermektedir. Deloitte’un hazırlamış olduğu raporlara göre; 2016 yılında Türkiye’de gerçekleşen toplam birleşme ve satın almalar 7,3 milyar dolar iken 2017 yılında 10.3 milyar dolar ve 2018 yılında 12 milyar dolardır. Yatırımların yıllara göre sırasıyla 3.8 milyar doları, 5.5 milyar doları ve 7.6 milyar doları yabancı yatırımcılar tarafından gerçekleştirilmiştir.1 Bu rakamlar hem toplam birleşme ve satın almalarda hem de yabancıların yaptığı yatırımlarda artış olduğunu göstermektedir. Ülkemizdeki trendi destekleyen verilere ilave olarak, Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişen ülkelerde sınır ötesi birleşme ve satın alma işlemleri %55,3 oranında artarak 125,1 milyar ABD Doları’na ulaşmıştır. Artışın büyüklüğü, birleşme ve satın almaların gelişen ülkelerde artan popülerliğini kanıtlamaktadır.

Doğru bir danışmanlık desteği alırsanız, doğru şirketle birleşebilir ya da doğru şirketleri satın alabilirsiniz. Böylelikle inorganik büyüme trendini yakalayabilir, satın alma sonrasındaki entegrasyon, kurum kültürü farklılığı ve finansal sistemi düzenleme gibi yaşanması muhtemel sorunları da doğru yönlendirme ve danışmanlıklarla sağlıklı bir şekilde tamamlayabilirsiniz.   

1Deloitte Raporları: https://www2.deloitte.com/tr/tr/pages/mergers-and-acquisitions/topics/merger-and-acquisition-services.html?icid=top_merger-and-acquisition-services